Cilt:59 Sayı:01 (2019)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:59 Sayı:01 (2019) by Author "Batı Dilleri ve Edebiyatı"
Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
Item Hélène cıxous'nun sı près başlıklı yapıtında suçluluk duygusu ve vicdani sorumluluk(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2019) Eroğlu, Çağrı; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiHélène Cixous'nun 2007 yılında yayımlanan Si près başlıklı yapıtı, Yahudi kökenli Fransız yazarın, 1930'lu yıllardan 1960'lara uzanan süreçteki Cezayir deneyimini aktarır. Tarihsel olarak İkinci Dünya Savaşı ve Vichy dönemi sömürge Cezayir'ine ve devamında Cezayir Bağımsızlık Savaşı'na uzanan anlatı, bu bağlamda, yazarın söz konusu döneme dair iç hesaplaşmasını ortaya koyar. Kökenleri ve dönemin siyasal koşulları nedeniyle hem kurban hem de fail olan yazar, anlatısında bir yandan maruz kaldığı ayrımcılığı, diğer yandan da sahip olduğu kimlikler nedeniyle, Cezayir konusunda taşıdığını düşündüğü dolaylı sorumluluğunu yazıya döker. Söz konusu sorgulama, düşünsel olarak, biri yazarın annesi Ève Cixous diğeri Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nın önemli figürlerinden olan Zohra Drif aracılığıyla temsil edilen iki taraf – sömürgeci ve sömürülen - arasına konumlanan anlatıcının, 1955 yılında terk ettiği Cezayir'e dönüş düşüncesi etrafında biçimlenir. Anlatıcının hem bağışlama hem de bağışlanma arzusu üzerine kurulu bu sürecin anlatımında, adaletin ve gerçeğin yazı aracılığıyla yeniden oluşturulması amacı ön plana çıkar. Dolayısıyla anlatı, Cixous'nun Cezayir geçmişini ve savunduğu yazın anlayışı doğrultusunda yazının üstlendiği sorumluluğu ortaya koyar. Bu çalışmada, Cixous'nun kuramsal yapıtlarında yer alan yazı eylemine yaklaşımı ve kurgusal yapıtlarında yer alan özyaşamöyküsel öğeler bir araya getirilerek, yazarın kurgusal gerçeklik üzerinden suçluluk duygusu ve vicdani sorumluk kavramları doğrultusunda oluşturduğu duyarlılık ve çok yönlü, yapıcı bakış açısı incelenecektir.Item Bir miyobun serüveni: Italo Calvino'da görünürlük ve imgelem(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2019) Ayyıldız, Bülent; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiItalo Calvino, XX. yüzyıl İtalyan edebiyatının en sıra dışı isimlerinden biridir. Yalnızca edebiyat eserleri ile değil, kaleme aldığı denemeler ve edebiyat eleştirileri ile de oldukça önem arz eder. “Amerika Dersleri - Gelecek Bin Yıl İçin Altı Öneri” başlığı ile yayımlanan eseri, Calvino'nun ölmeden hemen önce kaleme aldığı eserlerinden bir tanesidir. “Amerika Dersleri - Gelecek Bin Yıl İçin Altı Öneri” İtalyan yazarın Harvard Üniversitesi'ne davet edilmesi üzerine kaleme aldığı konferans metinleridir. Eser, Italo Calvino'nun edebiyat üzerine teorik ve felsefi çıkarımlarını, hem bir okur hem de bir edebiyat eleştirmeni olarak fikirlerini yansıtır. Bu çalışmanın amacı, “Amerika Dersleri - Gelecek Bin Yıl İçin Altı Öneri” adlı eserinin 4. bölümü olan “Görünürlük” bölümünden yola çıkarak, İtalyan yazarın imgelem, edebiyat üretimi ve görme eylemleri üzerinden edebiyat anlayışını incelemektir. Bu noktada, “Bir Miyobun Serüveni” (1958) başlıklı öyküsünden örneklendirme yaparak Calvino'nun “Görünürlük” üzerine sunduğu kirlere ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır.Item Reflections of medievalism in utopian fiction: William Morris's a dream of John Ball(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2019) Hay, Funda; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBir ütopya yazarı olan William Morris, genel olarak ideal dünya düzenini Ortaçağ döneminde geçen kurgularla yaratmıştır. Yazara göre, Ortaçağ, hiyerarşik yapısından dolayı dönemin örnek teşkil edecek bir topluma ev sahipliği yapmasına engel olan feodalizmin varlığından dolayı nispeten ideal bir toplum düzeni sunmaktadır. Ancak yine de köylülerin yaşamlarındaki uyum ve birlik ile zanaatkârlar ve/veya işçiler arasındaki iş dağılımı Morris'in ütopya algısının temelini oluşturmaktadır. Sonuç olarak feodalizmi yenmek için atılmış başarısız bir adım olsa da Morris 1381 yılında gerçekleştirilen Köylü Ayaklanması'nı dayanışmanın somut bir örneği olarak görmekteydi. Böylece insanların sosyalist ideolojiler çerçevesinde ideal bir toplum düzeni kurabileceğine inanmıştır. A Dream of John Ball (John Ball'un Rüyası) (1886) isimli romanında yazar, kendisini ayaklanmanın olduğu zamanlarda, on dördüncü yüzyılda bulan anlatıcının rüyasını anlatmaktadır. Söz konusu eserinde Morris Viktorya dönemi proletaryasına sanayicilere karşı ayaklanmak için dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda bu çalışmada Morris'in Köylü Ayaklanması'nı on dokuzuncu yüzyıl Britanya toplumunun dayanışmayı kuvvetlendirmeleri ve ideal bir dünya kurmalarını teşvik etmek amacıyla sosyalizm propagandası olarak nasıl kullandığı ele alınacaktır.Item Ten days ın a mad-house: ıncarceratıng the ın/sane ımmıgrant body wıthın the Amerıcan correctıonal system(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2019) Gümüş, Gamze Katı; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi1887 senesinde Nellie Bly mahlasını kullanan gazeteci Elizabeth Cochrane, The New York World gazetesi adına Blackwell's Island Akıl Hastanesindeki dinamikleri ifşa etmek için gizli göreve gittikten sonra Ten Days in a Mad-House adlı yazısı gazetede basıldı. Bu amaçla akıl hastası bir kadın rolüne, daha da ilginci akıl hastası Kübalı bir kadın rolüne giren Bly'ın Ten Days in a Mad-House adlı anlatısı akıl hastası göçmen bedeninin 19. yüzyıl Amerikan toplumunda olduğu kadar dönemin çağdaş enstitülerinde de nasıl karşılandığını göstermektedir. Metin, 'gözden çıkarılabilir' akıl hastası göçmen bedenin Amerika Birleşik Devletleri'nin kapitalist yapısına bir yük olarak görünmesinden dolayı ırk ıslahı, biyopolitika ve göçmen bedenin ulussuzlaştırılması gibi temel kavramlar ile birlikte incelenmektedir. Foucault'nun biyopolitika ve ıslah sisteminin işleyişleri üzerine fikirleri, erk sistemi içerisindeki kurumsal işleyişleri daha da sorgulamak için Bly'ın metnine uygulanmaktadır. Buna ek olarak Agamben'in homo sacer (kutsal insan)'in çıplak hayatı hakkındaki savları akıl hastası göçmenin özgürlüğünün ıslah sisteminde nasıl elinden alındığını göstermek için kullanılmaktadır. Bu makalede istenmeyen göçmenin hapsedilişi, Nelly Bly'ın deliliği biyopolitik bir performans olarak nasıl sergilediği ve akıl hastası göçmen bir kadını canlandıran beyaz bir kadın olarak hem ırksal hem de sosyal sınırları nasıl geçtiğiyle ilişkili olarak incelenmektedir.